3 Aralık 2013 Salı

Canlı Tanıkların Gözünden Samsun Teneke Mahallesi

07/03/2012

"Dedelerimizin yaşadıklarını düşündüğümüzde onların bu vazgeçme tercihlerine hak vermemek mümkün değildir. Yaşadıklarının kronik bir yılgınlık ve eziklik oluşturduğu muhakkaktır. Ne yazık ki bu psikolojik eziklik halen devam etmektedir. Çözüm önerilerinde bu yapının göz önüne alınması gerekmektedir."

BİR TENEKE MAHALLESİ HİKÂYESİ

1980

12/09/2011

Teneke mahallesinin 3-4 yerinde davullar zurnalar, bir başka tarafta ince sazlar çalıyordu. Küçük içki masalarında oğullarını asker edecek babalar keyifle içkilerini yudumlarken etraflarını gururla süzüyorlardı. Hele ilk oğlunu askere uğurlayacak babamın boyu sanki göğe değecek gibi dikleniyordu. Arada kalkıp bir gayda çekmesi ile alkışlarla gözlerinin buğulanması bir oluyordu. Kolay değildi ilk defa oğlu evinden uzaklara gidecek, iki yıla yakın evinden ve gözlerinin önünden uzaklarda olacaktı.. O daha çok küçüktü... Yirmisine gelmis oğlu, hala cocuktu gözünde... Evlenmiş ve bir cocuk sahibi olmuş olsa bile...

Başlarken (2)

02/05/2011

Sahaya girdik.
-Arkadaşlar önce biraz ısının. 
-Hem uzun yıllar top oynamadık...
-Hem de yaşımız hayli... 
-Sakatlanmayalım... dedim.

Tempo ile ısınma turları attık... Birkaç turdan sonra

-Haydi başlıyoruz...

Başlarken (1)

30/03/2011

Ramazanın 10. günü... Hava çok sıcak... Kahvehanenin denize bakan balkonunda Ali ile havadan sudan konuşuyor, serinlemeye çalışıyoruz.

Selanikspor

24/02/2011

Teneke Mahallesi'nin arkasındaki geniş çimenlik doğal futbol alanıydı. Gazete dağıtımından, ayakkabı boyacılığından dönen gençler öğleden sonra burada iddialı futbol maçları yaparlardı. En büyük keyifleri buydu. Her gün maç yapınca tabi ki futbolları ilerliyor, daha güzel oynamaya başlıyorlardı. Şehrin diğer mahalleleriyle özel maçlar yapılıyor, maçlar çok seyirci çekiyordu.

Yavuz Selim Yardımlaşma Derneği (4)

16/02/2011

Kurban bayramında kurban kesenlerin kurban derisi yardımlarını kabul ettik. Satarak parasını dernek hesabına yatırdık. Bütçemizi kuvvetlendirdik. Dernek olarak üç adet yangın söndürme cihazı aldık. Mahallenin her bir köşesine koyduk. Olası yangınlarda ilk müdahale yapılabilsin istedik. Bu tedbirler üç dört yangının büyümeden söndürülmesini sağladı. Yangın tüplerini hep dolu bulundurduk, bulunduruyoruz.

Yavuz Selim Yardımlaşma Derneği (3)

13/01/2011

Dernek faaliyetlerini geliştirmek istiyorduk. Sünnet şöleni yapabilir miyiz diye tartıştık. Her çocuk için zengin olsun, fakir olsun düğün yapılıyordu mahallede. Zengin düğünleri daha güzel ve kalabalık oluyordu. Yoksulların düğünleri ise daha sönük oluyordu. Ortak bir düğün hem daha güzel olur hem de yoksulun haset kıskançlık duygularını dindirirdi. Evet olabilirdi... Yapabilirdik...

Yavuz Selim Yardımlaşma Derneği (2)

16/12/2010

Derneğimiz faaliyetlerine devam ediyordu. Bütçemiz bizim her ay verdiğimiz paralardan oluşuyor, dernek çalışmalarına yeterli geliyordu. Başka çalışmalar da yapabilir miyiz diye düşünüp tartıştık.

Okulun İlk Günü

08/12/2010

Anam yüzümü sildi. Siyah önlük ve beyaz yakalıkla, kollarımdan kavrayarak bir baktı. Gözleri parlıyordu. Okula başlıyordum. Dördü kız olan beş cocuğunun en büyüğü; oğlu okula başlıyordu. Kucakladı beni. Bütün umudu bendim. O ardımdan bakarken evden çıktım. Evin avlusu ana baba günüydü. Sanki bütün mahalle oradaydı. Büyük çocuklar avlumuzda satılan simit ve saleplerini yerken ilk başlayanlar heyecan ve korku içindeydiler. Ağlayanlar okuldan korkanlar büyük gürültü oluşturuyordu. Korkmamak elde değildi. Ağbiler anlatıyordu... öğretmen kızılcık sopasıyla vuruyor... kocaman iğneyle aşı yapıyorlardı... Bütün bunlar okul korkusu yaratıyordu minik yüreğimizde. Zaten mahallede 3. sınıftan sonra okula devam eden pek nadirdi. Okulu bırakan cocukların anaları , "Okumayı öğrendi ya... Askerde mektubunu yazsın yeter..." diyerek teselli oluyordu. Kimsede çocuklarının okuyup doktor öğretmen olması ümidi yoktu... Olmazdı... olamazdı...

Ben Çingene miyim?

01/12/2010

Kendimi tanımaya başladığım yıllardan beri hep kendime bunu sordum. Ben Çingene miyim!? Çingene mahallesinde yaşıyorum. Anam, babam, dedem, nenem; bütün soyum Çingene. Çok iyi olmasa da Çingenece konuşabilirim. Demek ki Çingeneyim.

Yavuz Selim Yardımlaşma Derneği (1)

01/11/2010

Bir derneğimiz olsun istedik... Mahallede; hastası veya cenazesi olan ailelere zaman zaman kahvehanede veya ev ev dolaşarak yardım toplanıyordu. Yardım toplayan kişi veya kişiler bazı dedikodulara mashar oluyor; bu yüzden rahatsız oluyor, çoğu zaman da bu görevden kaçınıyordu. Yine birarada olduğumuz bir sohbette Yusuf "Bir yardımlaşma derneği kuralım mı? Gereken yardımları dernek kanalı ile yaparız. Hem resmi olur, hem de herkes güvenir, destek verir. Hem yardımlar bir sistem içinde olur. Kimsenin de arkasından konuşulmaz, yardım alan da rencide edilmez...Dernek kuruluş işlemlerini ben yürütürüm." dedi.

Cumhuriyet Bayramı'nda 1977

29/09/2010

Bayram yerine gidecektik. Sabah erkenden kalktım. Evden çıktım. Hava çok güzel güneşliydi. Bakkal Hasan'ın radyosundan marşlar çalıyordu. Evimizin avlusunun karşısında kücük bir bakkal işletiyordu. Bir tek onda radyo vardı mahallede. Her sabah erkenden radyoyu açar sanki sebil yapar gibi sesini sonuna kadar açardı. Mahalle çeşmesine gittim elimi yüzümü yıkadım. Bütün mahalle bu belediye çeşmesini kullanıyordu.

Teneke Mahallesi'nde Sel (2)

-Meto senin ne işin var burda? -Ananın haberi varmı? -Amuca, dedim. -Babamlar kaçmak istemiyorlar. -Bende sizinle geleyim ne olur...!! Amucam elimi tuttu. -Hadi yürü, dedi. Köprüye geldiğimizde halen yağmur yağıyordu. Köprü çok kalabalıktı herkes bir koşturmaca içindeydi. Hiç görmediğim kadar polis ve bekçi vardı. Arabaların köprüden geçmesine izin vermiyorlardı. Minibüs muavinlerinin sesleri bağırtıların arasında birbirine karışıyordu. Biz amucamın cocuğu ile sımsıkı amcamın çeketine tutunuyorduk.

Teneke Mahallesi'nde Sel (1)

Dün geceden beri devam eden sağanak yağmur hiç ara vermemişti. Soğuk yoktu ama biz üşüyorduk. Kardeşlerimle birbirimizin yüzüne baktık, anamın eteğine sarılarak ağlamaya başladık. Kundakla sarılı ikiz kız kardeşlerim anamın kucağını doldurmuştu.