"Mahkûmlar ringde dövüşen Rukeli’yi tanıdılar. Nazi askerlerine inat onlar da tezahürata başladılar. Naziler zaferden emin görünüyordu. Güçlü Alman boksörü Kapo Emil Cornelius, Rukeli’yi ezerek yenecek ve Alman üstünlüğünü gösterecekti. Emil Cornelius nefretle Rukeli’nin üzerine saldırdı. Rukeli güçsüz ayaklarının üzerinde dans ediyordu. Nefret dolu saldırılarını savuşturduktan sonra rakibini sıkıştırarak onu yere serdi. Askerler şaşkındı. Mahkûmların sevinç çığlıkları göğe yükseliyordu".
4 Temmuz 2017 Salı
24 Nisan 2017 Pazartesi
Metin Özbaskıcı / Almanya İzlenimleri
Yazarımız Metin Özbaskıcı Türkiye'den Roman temsilcilerin katılımıyla gerçekleştirdiği Almanya gezisinin notlarını paylaşıyor. Hem genel olarak Alman tarihi ve kültürü hem de Almanya'da yaşayan Romanlarla ilgili gözlemlerini paylaşan Özbaskıcı, Nazi geçmişinin Romanlara dönük gerçekleştirdiği baskı ve kıyım politikalarını da yazısında yer veriyor: "Devasa Yahudi soykırım anıtından sonra çok mütevazı, sanki zoraki yapılmış Porrajmos Sinti-Roman Soykırım Anıtı'na geldik. Anıt, baskıyı simgeleyen büyük bir taşın altında ezilerek yok olan bir Roman toplumunu anlatıyordu. Sanki gerçekleri saklamak için yapılmıştı. Ve ziyaretçi sayısı yok denecek kadar azdı. Lobi gücü olmayan Roman toplumu, katledilen 500.000 Roman insanını dünya gündemine sokamıyordu. ... Roman katliamı önemsizleştiriliyordu. Hayır! Bu gerçek bir soykırımdı. Nazi döneminde 500.000 Roman katledilmişti".
30 Temmuz 2014 Çarşamba
Metin Özbaskıcı / Selanikspor Akrabalar Arası Futbol Turnuvası
Ramazan Turnuvası artık geleneksel oldu. Katılım hayli fazla. Bizim takım 50-60 yaş grubu olarak her Cuma Canik imamları ile karşılaşıyorduk keyifli ve güzel maçlar çıkarıyorduk. Ramazan ayında mola verecektik. Kaptanımız 19 Mümin ( Rahmetli babasına herkes 19 derdi pek çoğumuz adını da bilmezdik. Ondan sonra bu lakap mümine kaldı) "Turnuvaya katılalım mı?" deyince hadi canım dedik. Çok iyi takımların içinde biz topun yüzünü bile göremezdik. Hepimizin hem çocukları hem torunları turnuva takımlarında oynayacaktı. Seyredelim yeterdi.
22 Mart 2014 Cumartesi
Metin Özbaskıcı / Samsun Teneke Mahallesi Sözlü Tarih Çalışması Genel Değerlendirme
Söyleşilerde kaynak kişilerimizin babalarının ve dedelerinin balkan anılarını paylaşmak istemedikleri yaşanan baskı ve acıların ızdırap verdiğini ve unutmak istediklerini gözlemledik. Anlatılanlar tarihi gerçeklerle uyum sağlamaktadır. Osmanlı Devletinin Çingeneleri yerleşik hayata geçirebilmek için ürettiği politikaların başarılı olamadığını, Bunun en büyük sebebinin Çingene hurafelerine dayalı dışlamaların etkisi olduğu. Ve zorunlu olarak Çingenelerin diğer grupların yapmak istemediği ve utandığı mesleklerle geçinmek zorunda kaldığı anlaşılmaktadır. Ürettiklerini ekmeğe çevirebilmek için kasaba kasaba, köy köy gezmişlerdir.1600 yıllarından itibaren çoğalan tütün tarımı ucuz işgücünde Çingeneler için bir fırsata dönüşmüş, geçimleri büyük oranda bu alana kaymıştır. Özellikle Drama bölgesinde yaşayan dedelerimiz uzun bir çalışma süresine ihtiyaç duyulan tütün tarımında, çevredeki köylere yakın olmak istemiş büyük bir oranda yerleşik hayata dönmüştür. Tarlalarında çalıştıkları toprak sahipleri ve köylüler hala geçerliliğini sürdüren hurafe ve karalamalar nedeniyle köy veya kasaba içine yerleşmelerini istememiş, köylüler tarafından kullanılmaya elverişsiz arazilerde bir arada küçük kulübelerden oluşan teneke mahallelerine yerleşmişlerdir. Köylülerin bu ucuz iş gücünü bağlamak için bahşettikleri küçücük sebze bahçelerinde, evin sebze ihtiyacını karşılamak için boş gün ve aylarda bahçeleri işlemeye başlamışlardır.
3 Aralık 2013 Salı
Canlı Tanıkların Gözünden Samsun Teneke Mahallesi
07/03/2012
"Dedelerimizin yaşadıklarını düşündüğümüzde onların bu vazgeçme tercihlerine hak vermemek mümkün değildir. Yaşadıklarının kronik bir yılgınlık ve eziklik oluşturduğu muhakkaktır. Ne yazık ki bu psikolojik eziklik halen devam etmektedir. Çözüm önerilerinde bu yapının göz önüne alınması gerekmektedir."
BİR TENEKE MAHALLESİ HİKÂYESİ
1980
12/09/2011
Teneke mahallesinin 3-4 yerinde davullar zurnalar, bir başka tarafta ince sazlar çalıyordu. Küçük içki masalarında oğullarını asker edecek babalar keyifle içkilerini yudumlarken etraflarını gururla süzüyorlardı. Hele ilk oğlunu askere uğurlayacak babamın boyu sanki göğe değecek gibi dikleniyordu. Arada kalkıp bir gayda çekmesi ile alkışlarla gözlerinin buğulanması bir oluyordu. Kolay değildi ilk defa oğlu evinden uzaklara gidecek, iki yıla yakın evinden ve gözlerinin önünden uzaklarda olacaktı.. O daha çok küçüktü... Yirmisine gelmis oğlu, hala cocuktu gözünde... Evlenmiş ve bir cocuk sahibi olmuş olsa bile...
Başlarken (2)
02/05/2011
Sahaya girdik.
-Arkadaşlar önce biraz ısının.
-Hem uzun yıllar top oynamadık...
-Hem de yaşımız hayli...
-Sakatlanmayalım... dedim.
Tempo ile ısınma turları attık... Birkaç turdan sonra
-Haydi başlıyoruz...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)